Michaela Community School, Londra’da bulunan ücretsiz bir “süper katı okul”dur. Okul, eğitim prensibi olarak sert disiplini ve “sıfır tolerans” prensibini benimser. Okul, akademik olarak çok sıkı bir program ve öğrencilerin hareketleri ve davranışları üzerinde çok katı bir kontrol uygular. Okulda 11-18 yaş aralığındaki öğrenciler aşırı tekrara dayalı öğrenim modeliyle eğitilirler. Bunun yanında sınıf içerisinde nasıl oturdukları, nereye baktıkları, koridorda nasıl yürüdükleri ve öğle arasında ne konuştukları da okul tarafından kontrol edilir ve belirlenen kurallara uymama sert bir biçimde cezalandırılır. Okulda tenefüslerde dört kişiden fazla grupların oluşturulması yasaktır ve öğrencilerin dini ve kültürel özgürlükleri de ciddi oranda kısıtlanır. Michaela Community School, İngiltere’deki akademik başarısı en yüksek olan okullardan biridir.

Geriye yürümezlik ilkesi, bir kanunun çıkarıldığı tarihten önceki olaylara işleyemeyeceğini belirten hukuk prensibidir. Bu bağlamda yeni bir kanunla suç sayılan bir eylemi kanunun çıkarılmasından önce gerçekleştiren kişiler veya kurumlar hukuki olarak yargılanamaz. Geriye yürümezlik ilkesi günümüzde ceza hukuku, kamu hukuku ve uluslararası hukuk gibi alanlarda çok yaygın bir şekilde benimsenmiştir.

Devolüsyon, yürütme yetkisinin merkezi hükümetlerden yerel otoritelere kaydırılmasıdır. Bu bağlamda bütçe belirleme ve hizmet götürme gibi sorumlulukların ve yetkilerin bir kısmı merkezi yönetimden bölgesel veya şehir otoritelerine aktarılır. Devolüsyon, çoğunlukla anayasal bir koruma altında değildir ve merkezi yasama organının kararlarıyla geri çevrilebilir.

İstimlak hakkı, devletlerin bir arsa veya bina gibi bir mülkü mülk sahibinin isteğini gözetmeksizin zorla satın alabilme hakkıdır. İstimlak dahilinde devletler mülkün piyasa değerini mülk sahibine peşin olarak öderler. İstimlak yeni altyapı projelerinin gerçekleştirilmesi veya kullanılmayan mülklerin kamu yararına geri dönüştürülmesi için uygulanabilir. İstimlak merkezi ve yerel seviyelerde gerçekleştirilebilir.

İşte rekabet anlayışı, dönemsel olarak bir şirketin içerisindeki çalışanlardan en düşük performans gösteren yüzde 30’luk kesimin kovulmasını ve yerine yeni çalışanların alınmasını, en yüksek performans gösteren yüzde 30’luk kesimin ise terfi/zam gibi mekanizmalarla ödüllendirilmesini öngören yaklaşımdır.

Tüketime bağlı sınıf ayrımı, sosyal sınıfların tüketim gücüne göre belirlendiği yaklaşımdır.
Üretimdeki role bağlı sınıf ayrımı, sosyal sınıfların üretimdeki konumuna göre belirlendiği yaklaşımdır. Buna göre üretim araçlarına sahip olan kesimler daha üst sınıf, üretim araçlarına sahip olanların altında çalışanlar ise daha alt sınıf olarak değerlendirilir.

Absürdizm felsefesi, insan doğasının insanı hayatta önceden belirlenmiş bir anlam aramaya itmesine rağmen bu arayışa verilebilecek her bilimsel, teolojik ve metafizik cevabın yetersiz kalacağı düşüncesiyle bu arayışın hiçbir zaman bir yere çıkamayacağı fikrini benimser. Buradan yola çıkıldığında insan hayatı ve insanın içinde yer aldığı pek çok sosyal ve toplumsal uğraş “absürt”tür. Absürdizm, insanın hayatını bitirmesine değecek bir olgu da olmadığı düşüncesiyle intihara karşı çıkar ve absürtü benimseyerek yaşamayı savunur.